Perakende de müşteri analizi…
02/02/2025Her daim yenilenen ve de değişen, dönüşen dünyada “müşteri” de değişime ve dönüşüme uğramaktadır. Birçok makale veya başka platfomlarda duyduğumuz söylediğimiz “müşteri kraldır” değimi gerçekte nedir?
Ne yapılmalı ki müşteri kendini kral gibi hissetsin?
Bunun sonunda yatan sebep nedir?
Yani müşteri kendini kral gibi nasıl hissetmeli?
Hissederse ne olur?
Soru gayet basit sanırım. Şimdi söylemleri eyleme dökme ve farkındalık uyandırma zamanı.
Müşteri kapıdan içeri girdiğinde hiçbir yerde olmayan bir ilgi ile karşılanmak ister. Bu ilgi öyle ki ailesinde bile görmediği bir ilgi de olabilir. Yani düşünsenize eve gelen anne, baba ya da evin diğer bireylerine gelir gelmez yanında olsak, ne istediğini sorsak ve onun etrafında pervane olsak nasıl olur! Tabii ki olur lakin kaç kişi böyle karşılanıyor?
İşte ileri müşteri kavramı tam da buradan doğdu. Perakendecinin, kurumun kapısından içeriye giren bir müşteri önce “güler yüz” ama içten samimi bir güler yüz. Kalenin ilk zayıf noktasıdır. Onun zayıf noktası demek senin güçlendiğin an demektir. Gelen müşteri bir para kaynağı değil bir fırsat kaynağı olarak görmek ise ikinci büyük zafer demektir. Kapıdan içeriye giren müşteri esasen bize ne demek istiyor.
– Birçok alışveriş yapabileceğim yer varken seni tercih ettim.
– Senin gelişmen için sana aldığım ürünlerin karşılığı para verip kar ettireceği ve geleceğe güvenle bakmanı sağlayacağım.
– Senin kendini geliştirmen için senin ARGE’ne katkı sağlayacağım.
– Hele de çalışanların egolarını bir kenara koyup memnun ayrılırsam sana birçok katkı sağlayacak müşterinin gelmesini sağlayacağım.
Demez mi sizce!..
İşte tam da öyle de. İçeriye girdiğinde biz ona senin kral gibi hissediyoruz dememeliyiz. O başkalarına demeli ki, “Şu kuruma gittim; inan kendimi orada kral gibi hissettim. İşte bu yüzden hep burayı tercih ediyorum”.
Peki bunu söyletebilmek çok mu zor? İşverenler okuduğunda hem evet hem de çok zor diyecekler. Çalışanlar ise aklına en zor müşteri gelerek “çok zor” diyecekler.
Oysa gerçekten çok kolay. Sadece “Ego” denen o illeti kenara bırakın ve müşterinin bize ne anlam taşıdığına bakın. Neye benziyor bu biliyor musunuz? Bir evlat ne kadar kötü, başarısız olursa olsun o evlattır ve onu dışarıya karşı hep savunursunuz.
Müşteriye kral gibi hissettirdiğinizde sonu hep iyi olacaktır. Bu iyilik de size, yüzlerce aileye yarayacaktır. Yani esasen müşteriyi kral gibi hissettirerek geleceğe güvenle bakmanızı sağlayacaktır.
Müşteriyi kral gibi hissettirmenin en iyi yolu onun kral siz ise ona hizmet eden birisi olarak kendinizi görmenizdir. Bunu yaptığınızda hem o kazanacak hem de siz kazanacaksınız.
İşte Kazan-Kazan yöntemi bu olsa gerek!